24 Nisan 2011

Bucaspor 3-5 Fenerbahçe | Dririliş

Ligde sona doğru yaklaştıkça özellikle şampiyonluk yarışındaki heyecan kat sayısı da oldukça fazla tavan yapıyor. Bu hafta maçlar oynanmadan önce içimde Trabzonspor'un Eskişehirspor deplasmanında puan kaybedeceği hissiyatı oluşmuştu ve Cuma günü Trabzonspor sahadan beraberlikle ayrıldı ve liderlik açısında Fenerbahçe'ye yine gün doğmuştu desek tam yeridir hani.

Kağıt üzerinde Fenerbahçe için kolay gözüken maçlardan birisiydi bu maç. Hele bir de maçın Atatürk Stadı'nda oynanacak olması ve bariz taraftar üstünlüğünü göz önüne aldığımız zaman Fenerbahçe'nin çok rahat kazanabileceği bir maç olarak görüyordum bu maçı. Maçın başlamasıyla beraber, Fenerbahçe'nin ilk görüntüsü bu maçı rahat kazacak düzeydeydi lakin Bucaspor'un daha ilk kez Fenerbahçe kalesine geldiği pozisyonun gol olarak sonuçlanması, taraftarda 'n'oluyoruz?' etksisi yaratmasına rağmen, Emre'nin enfes golüyle maçta dengelerin tekrardan sağlanması manasına geliyordu. Ancak maç 1-1 olduktan sonra Fenerbahçe'de bazı şeyler iyi gitmemeye başladı net bir biçimde. Bunu görebilmek için insanın çok fazla çaba sarf etmesine gerek yoktu yani. Art arda gelen Bucaspor golleriyle, takım hepten oyundan düştü ilk yarı için.

İlk yarı sonunda bu kadar farklı bir skorun ortaya çıkmasında savunmanın etkisi gereğinden fazlaydı. Yapılan bireysel hataların yanında, Fenerbahçe atak geliştirirken aka alanda bırakılan boşluklar, Fenerbahçe'ye Bucaspor kontrası olarak geri dönüyordu ve bana sorarsanız Buca'nın yakaladığı kontraları değerlendirebilmesi hâlinde ilk yarı 4 veya 5-1'de sonuçlanabilirdi.

Takımın ilk yarıdaki isteksiz, vasat, şampiyonluktan uzak görüntüsü can sıkmıştı elbette. Bu bağlamda ikinci yarı çok önemliydi tabii. Bucaspor'un ilk yarıda net bir skor ile avantaj elde etmesi Fenerbahçe açısından çok büyük bir handikaptı ve ikinci yarı boyunca skoru korumak savunmaya çekileceklerdi. Bu da Fenerbahçe için sıkıntı demekti sonuç itibariyle. Ancak bunların yanında Fenerbahçe'nin tekrardan özüne dönmesiyle maç tekrardan beklenilen havasına kavuştu geçte olsa. Maçın özüne dönmesinde Caner-Stoch değişikliği kilit noktaydı tartışmasız. O değişiklikten sonra oyunun dengesi değişti çünkü. Çalınan penaltı, Alex'in bireysel performansı, Mehmet Topuz ve Stoch'un çabaları skorun Fenerbahçe lehine dönmesinde çok önemliydi kesinlikle.

Bir de Güiza
Maç güç bela Fenerbahçe lehine döndükten sonra bu geri dönüşte Daniel Güiza'nın da etkisi vardı. Oyuna girer-girmez gol attı ve bu gol yalnızca sıradan bir gol değildi ne olursa olsun. Bu golün şöyle bir değeri vardı ki, hem Fenerbahçe'nin liderlik ve şampiyonluk yolunda yürürken atılan bir gol olmasının yanında, Fenerbahçe'ye geldiği günden bu yana adı anıldığında hep eleştirilen, tartışılan birisi oldu sürekli. Ancak bu akşam attığı gol, belki de Fenerbahçe tarihine geçecek ve Fenerbahçe bu gol ile sezon sonunda şampiyonluğa ulaşacak. Bir de hep eleştirilen bir diğer konu ise, Güiza'ya ödenen bonservis ücretiydi ve bana göre bu gol,  14 Milyon €'nun tam karşılığıydı ve Güiza, taraftara borcunu ödemiş oldu bir nevi.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...