9 Mayıs 2011

Karabükspor 0-1 Fenerbahçe

Kalan üç maç arasında en çekindiğim ve puan kaybetme ihtimalinin en yüksek olduğu maçtı Karabükspor maçı. Maçın zorlu olmasının yanında bir de maç oynanmadan önce bütün hafta boyunca bir tartışma konusu, Emenike'nin sakatlığı ve hâliyle bu maçta oynayamayacak olmasının üzerinden bir sürü senaryolar yazıldı, çizildi. Vay efendim Fenerbahçe maçı satın almış gibi bir sürü şeyler yazıldı bloglarda ve birçok yerde ve bu söylentilere rağmen Karabükspor çıktı mücadelesini ortaya koydu güzel bir bir biçimde. Ama tabii görünün o ki, hâlâ ikna olmamış bir güruh var ama neyse. Uzatmayalım fazla bu konuyu.

Karabükspor maçının kalan üç maç içerisinde en zorlu maç olduğunu söylemiştik ve maça Fenerbahçe daha istekli başlayan taraf oldu. Maçın ilk bölümlerinde özellikle de ilk 10 dakikada sanki Fenerbahçe maçı farklı kazanacakmış gibi bir hava vardı fakat zamanla Fenerbahçe buduğu pozisyonlardan yararlanamayınca ve gol bulmak için topluca Karabükspor kalesine hücum ettiği için savunmada çok büyük akasaklıklar yaşandı. Bunda Aykut Kocaman'ın maça tıpkı geçen hafta olduğu gibi sol tarafta Andre Santos-Stoch ikilisi ile başlamasının etkisi de vardı elbette. Stoch, defansif yönü zayıf bir oyuncu olduğu için, o bölgeden bol bol pozisyon üretti özellikle ilk yarı boyunca Karabükspor.

Geçen hafta Belediye karşısında golün erken gelmesiyle takım daha rahat bir biçimde istediği oyunu sahaya yansıtmıştı fakat bu sefer durum adeta tersine döndü ve bu hafta golü erken bulan takım Trabzonspor'du. İlk yarıda gol gelmeyince ve hâliyle Trabzonspor'da maçı önde götürünce takımda bir panik havası oluşmuştu doğal olarak.  Lugano'nun golü çok kritik bir dakikada geldi ve hani beklenen gol, dakika açısından biraz daha gecikseydi, Fenerbahahçe için puan kaybetme ihtimali yüksek bir maç olabilirdi bu maç ama buna Lugano izin vermedi tabii.

Birkaç cümle de Niang için sarf etmek istiyorum ayrıca. Dün akşam bana göre Fenerbahçe'de en çok sırıtan oyuncusuydu. Bunu twitter'da da yazmıştım ve buraya da yazayım. Ben Aykut Kocaman'ın yerinde olsaydım, bu maç için yine Semih ile başlardım maça. Ama tabii yalnızca bu benim şahsi düşüncem. "Semih'i tercih ederdim" dememin nedeni ise çok açık. Niang'ın malum bir sakatlığı vardı ve maç eksiğinden dolayı fazla katkı vermesi beklenemezdi zaten aniden ve veremedi de zaten. Ama sonuç olarak, Alex dün akşam iki kişilik oynayarak Niang'ın açığını da kapattı bir yerde.

Velhasıl, Fenerbahçe şampiyonluk yolunda en zorlu maçı atlattı ve önünde yalnızca iki maç kaldı şampiyonluk için. Kalan maçlar, kağıt üzerinde kolay olarak görünün maçlar ama yine de takımın her maça aynı ciddiyetle çıkması şart. Bunun en yakın örneği olarak ise, geçen sezonun sonunu rahatlıkla gösterebiliriz.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...